Bugün varlığı dahi bilinmeyen ancak 1900’lü yıllarda ticari potansiyeli olan Erdemli Alata İskelesi’nin varlığı ve buradan yapılan ticaret makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
Mersin, Osmanlı Devleti’nin son döneminde özellikle Sultan Abdülmecid’in saltanatı zamanında Adana’ya bağlı küçük bir balıkçı kasabası konumundan sıyrılmaya başlamıştır. Mersin bu dönemden itibaren Osmanlı deniz ticaretinde sahne almaya başlamıştır.
Mersin’in sahillerinde bulunan iskelelerin devletleştirilmeleri, yeni iskeleler ilave edilmesi, Sultan II. Mahmut’un Hanımı, Sultan Abdülmecit’in Annesi Bezm-i Alem Valide Sultan’ın Mersin sahilindeki bugünkü liman bölgelerindeki kumluk arazilerini vakfeylemesi ve buralarda yapılan veya mevcut olan İskelelerin tadilat ve elden geçirilmesiyle birlikte deniz ticaretinde Mersin ismi duyulmaya başlanmıştır.
1850’li yıllarda başlayan hareketlilik ile beraber yüzyılın başlarında uluslararası deniz taşımacılığına elverişli limanın yapılmasıyla birlikte Mersin, Osmanlı deniz ticaretinin yükselen bir değeri olarak karşımıza çıkar.
Bir şehrin kaderini bir iskele bir liman değiştirebilir mi? Mersin İskelesi ve daha sonra limanı Mersin’in şehir kültürünün oluşumunda, demografik yapısının şekillenmesinde ve her şeyden önemlisi ticaretin gelişimi ve çeşitliliği hep deniz sayesinde olmuştur. Günümüz Mersin’inin ticari alt yapısının oluşumunda Mersin’in bir deniz ve liman şehri oluşunun büyük önemi bulunmaktadır.
1850’li yıllardan itibaren Mersin İskele ve limanının önem kazanmaya başlaması ile birlikte Mersin körfezine yakın bazı yerleşim yerlerinde de iskele ve liman çalışmalarının başladığına rastlanılmaktadır. Ayrıca var olan köy iskeleleri önem kazanmaya başlamıştır. Bunları Mersin’den batıya doğru giderken Soli-Viranşehir iskele ve limanı, Girindez (Mezitli) İskelesi, Tömük İskelesi, Alata İskelesi, Karataş İskelesi, Ayaş İskelesi, Kızkalesi İskelesi, Taşucu Limanı ve iskelesi olarak belirtebiliriz.
Bunların içinde 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başında Mersin ve Taşucu Limanları arasındaki en önemli iskelenin Erdemli Alata İskelesi olması dikkat çekicidir.
Mersin ve Taşucu Liman ve İskelesinin haricindeki bütün iskeleler denetim ve gümrük memuru yetersizliğinden kapanmasına rağmen sadece Alata İskelesi’nin çalışmasına izin verilmesi bu iskelenin önemine işaret eder.
1908 tarihli Devlet Salnamesinde Adana Vilayetine bağlı olarak sancak olan Mersin’in bu tarihlerde 1 kaza, 3 nahiye ve 269 köyünün bulunduğu görülmektedir. Aynı salnamede, İçel’in de Adana’ya bağlı bir sancak olarak, 3 kaza, 4 nahiye ve 207 köye sahip olduğu görülmektedir.
Bu tarihte Mersin Sancağı ile İçel Sancağını birbirinden ayıran doğal çizgi Alata deresidir.. Alata deresinin doğusundaki bölgeler Mersin, batısında kalan bölgeler İçel sancağına bağlıdır. Dolayısı ile Alata iskelesi ve köyü 1908 tarihinde Mersin Sancağına bağlı bir yerleşim yeridir.
Osmanlı Devleti’nin yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Mersin, 1924 senesinde vilayet haline getirilmiş ve daha sonra 1933 senesinde İçel vilayeti ile birleştirilerek yeni kurulan İçel İli’nin merkezi olmuştur. 28 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4764 sayılı Kanunla yapılan düzenleme neticesinde ise İçel İli’nin adı, Mersin olarak değiştirilmiştir.
Şimdi Alata İskelesi ve ticari durumu hakkında bilgi verelim. Coğrafi olarak bugün Erdemli sınırları içersinde yer alan Alata, Osmanlı’nın son döneminde köy olarak varlığını sürdürmüştür. Bugün ise Erdemli ilçesinin önemli bir mahallesi konumundadır. Alata Çayı, Akdeniz bölgesinde Orta Torosların Dümbelek dağı kesiminden doğarak Mersin körfezin 35 km batısında, Erdemli ilçesi içersinden denize dökülen akarsuya verilen isimdir. Toroslardan kaynağını alarak Akdeniz’e dökülen Alata Çay’ının oluşturduğu deltada yer alan Alata köyünde günümüzde bile varlığı bilinmeyen ancak tevatür olarak dillendirilen Alata İskelesi bulunmaktaydı. Bu iskeleden yöre halkının ürettiği ürünler Mersin Limanı’na taşınmaktaydı. Bazı Osmanlı Arşiv kaynaklarında Mısır vb. diğer ülkelere buranın ürünlerin ihraç edildiğine dair bilgiler mevcuttur.
Alata İskelesi Mersin Sancağı Elvanlı Nahiyesine bağlı olarak çalışırken bir müddet sonra Tömük Nahiyesine bağlanmıştır. 17 Mayıs 1895 tarihli bir arşiv belgesinde, “İskenderiye’ye gitmek üzere İçel’de bulunan Alata İskelesi’nden yükünü alan Yunan bandıralı vapurdan şüphelenilmesi üzerine Hayreddin Vapuru’nun oraya gelmesi istenmiştir. Ancak vapur kaptanının usule aykırı olarak gelmemesinin doğru olmadığı ve İskenderun Rüsumat Nezareti’nce de bu gibi konularda müşkülat çıkartıldığından işler aksamıştır. Bu türlü uygunsuzluklara meydan verilmemesi ve daha önce Adana Vilayeti’nde görev yapmak üzere tayin edilen Beyrut Corvettesi’nin gönderilmesi.” konulu belgeden Alata’da bir iskele olduğunu ve iskeleden ticaret yapıldığını, ancak kurallara aykırı orman kaçakçığını yapıldığı tespit edilmektedir.
Bu konuda Fî 26 Zi’l-ka‘de sene 312 ve fî 9 Mayıs sene 311 (21 Mayıs 1895) tarihli Arşiv belgesi şöyle ifade etmektedir:
“Bahriye nezâret ve rüsûmât emânet-i celîlelerine İskenderiye’ye gitmek üzre İçil sancağı dâhilinde kâin Alata iskelesinden bin beş yüz lata ve yiğirmi bin kıyye çam kabuğını almak içün mahall-i mezkûra iki yüz kırk sekiz tonilato hacminde Yunan bandırasını hâmil bir sefine vürûd itmesine ve hamûlenin cüz’iyyetine ve sefînenin dahi cesâmetine nazaran işe fesâd karışdırılması melhûz olmasına mebnî Hayreddîn Vapur-ı hümâyûnunun oraya azîmeti İskenderun rüsûmât nezâretinden vukû‘ bulan iş‘âr üzerine mezbûr vapur süvarisine izbâr olunmuş ise de sefînece iş zuhûr itdiği beyânıyla hareket olunamayacağı cevâben bildirildiğinden ve en lüzûmlı zamânlarda bile vâki‘ olan iş‘ârâta böyle cevâblar alınmakda oldığından bahs ve şikâyetle mukaddemâ sevâhil-i vilâyet içün ta‘yîn olundığı hâlde henüz vürûd itmeyen Beyrut kuruvez-i hümâyûnunun sür‘at-i sevk ve isrâsı Adana vilâyetinden tevârüd iden 15 Nisan sene 311 (27 Nisan 1895) târîh ve otuz beş numrolu tahrîrâtda beyân olunmağla îfâ-yı muktezâsına himem-i aliyye-i dâverîleri derkâr buyrulmak bâbında.”(1)
Selh-i Şevvâl sene 312/ fî 13 Nisan sene 311 (25 Nisan 1985) tarihinde Adana vilayetine yazılan bir yazıdan Alata bölgesindeki ormanların nizama aykırı olarak kesilip, ticaretinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu konu ile ilgili belge şu bilgileri içerir:
“Adana Vilâyet-i Behiyyesine, Mersin kasabasına altı ve sekiz sâ‘at mesâfede kâin Tömük ve Alata çayları civârlarındaki mîrî ormanlarının ihâle ve iltizâmında îkâ‘ idilen sû-i isti‘mâlât ile zikr olunan ormanların mültezimler tarafından ne sûretle tahrîb ve hazîne-i devlet izrâr idilmekde ve keraste tahmîli vesîlesiyle bir takım sefâyin-i ecnebiye tarafından bir çok ermeniler Amerika’ya kaçırılmak ve karaya esliha-i nâriye ihrâc olunmak gibi ahvâl vukû‘a getirilmekde oldığına ve ifâdât-ı sâireye dâir mecz-i sâdık İbrâhîm Tal‘at mühr ve imzâsıyla Mersin’den gönderilüp zabtiye nezâret-i celîlesinden 3 Nisan sene 311 (15 Nisan 1895) târîh ve otuz beş numrolu tezkere ile tevdi‘ olunan ihbârnâme ile merbûtı varakanın suretleri leffen savb-ı vâlâlarına tesyâr kılındığından mündericâtına ve ehemmiyet-i mâddeye nazaran iktizâsının serî‘an îfâsıyla keyfiyetin iş‘ârına himmet buyrulması bâbında.
Alata nehrine bir çeryek mesâfede Alata nehriyle Lemos arasında ve nehr-i mezkûr kenarıyla sevâhilde Mersin’de mukîm İngiltere konsolos vekâletinden munfasıl ve elyevm Belçika konsolos vekîli Yunan tebe‘asından Andon Leykar dö Polo’nun çiftliği olup civâr kurâ ahâlîsine te’sîr-i nüfûzu bulunduğu ve keraste tüccârânından İstefan Nadir dahi İtalya konsolos tercümanlığında olup ecnebî süsünü göstererek kendü nâmına kerâste almıyorsa da diğer akrabâ ve te‘allükâtlarına aldırarak kendüsi yalnız direktörlük itmekde ve bu da Temuk denilen Elvanlı nahiyesinin Alata nehrine kadar arada vâki‘ kurâ ahâlîsi Nadir ve Zahlut’a medyûn olup bîçâregân ahâlî bunda müttehim olmuş ve her iki ecnebînin böyle sevâhile karîb mahallerde çiftlik ve emlâk sahibleri olarak te’sîr-i nüfuzla yapacakları ihânet şâyân-ı tedkîk ve câlib-i dikkatdir bununla beraber mezkûr Alata nehrinden nakl ve imrâr itmek üzre Nadir ile müştereken yedi bin kantar çam kabuğı aldılar ve Nadir nâmına ihâle idildi değil yedi bin 27000 kantar çam kabuğunun fazla olarak kaçırılacağını kısm-ı sâlise ile te’mîn iderim bi hakkın muhâfaza idilirse o başka çam kabuğı işine ecnebî sefîneleriyle nakl idileceğinden artık bu babda sevâhilin ahvâl-i inzibâtiyesi her hâlde nazar-ı ehemmiyete alınacağına şübhe idilmeyecekdir.”(2)
Aradan zaman 6-7 yıl geçmesine rağmen bir başka belgede 3 Mayıs 1902 tarihinde Mersin’in Tömük nahiyesine bağlı Alata İskelesi’nden yapılan nakliye hususunda rüsumat memurlarının müsamahakâr davranışlar sergiledikleri ve nizama aykırı hareket ettikleri ile ilgili arşiv vesikaları bulunmaktadır. Bu konuda Osmanlı Arşiv Vesikasında bilgiler şöyledir:
“Rüsûmât emânet-i celîlesine Mersin iskelesine beş altı sâ‘at mesâfede bulunan Temuk nâhiyesine tâbi‘ Alata iskelesinden vukû‘ bulan nakliyât husûsunda rüsûmât me’mûrlarının müsâmahasına ve bu hâlin mehâzîrine dâir zabtiye nezâret-i celîlesinden bâ tezkere tevdî‘ olunan Mersin eczâ-i nâriye müfettişliğinin şifreli telgrafnâmesi sûreti leffen savb-ı âlî-i âsafânelerine tesyâr kılınmışdır iktizâsının îfâsına himem-i aliyye-i dâverîleri derkâr buyrulmak bâbında”(3)
Fî 5 Mayıs sene 331 (18 Mayıs 1915) tarihli Dâhiliye nezâret-i celîlesine yazılan bir başka belgede Alata İskesi’nin varlığını devam ettiği anlaşılmaktadır. Belgede şu bilgiler vardır:
“Dünkü gün izâfî sâ‘at üç râddelerinde bir fransız kuruvazörünün Alata iskelesi kurbunda bir yelken gemisini alarak Mersin’e müteveccihen hareket eylediği livâ jandarma kumandanlığı ifâdesiyle ma‘rûzdur”(4)
Ben bu makale ile bugün varlığı dahi bilinmeyen Erdemli İlçesin Osmanlı döneminde bir iskelesi olduğuna vurgu yapmak istedim. Bugün yerinde Alata balıkçı barınağı yapılmış bulunmaktadır. 2011 yılında açılan Alata balıkçı barınağının yerinde bir zamanlar bölgenin en önemli iskelelerinden birinin olduğunu kaç kişi biliyor.
Mersin limanındaki gümrük memurlarının sıkı denetimi neticesinde birçok kaçakçılık bunlar arasında silah, orman ürünlerinin de bulunduğu gayri resmi işler hep Alata İskelesi’nden görülmüştür. Bu iskelenin gümrük memurlarının yetersizliği biraz da buna sebebiyet vermiştir.
Sonuç olarak hangi sebeple arşiv vesikalarında yer almışsa da alış şeklinden ziyade 1880-1920’li yıllar arasında Mersin ve Taşucu limanından sonra bölgenin en önemli iskelesi olan “Alata İskelesi” bu belgeler sayesinde ortaya çıkmış olması Erdemli ilçemize ve deniz tarihimize değer katacaktır.
Kaynaklar:
1-BOA, DH. MKT. 377/ 50 Fî 9 Mayıs sene 311 (21 Mayıs 1895)
2-BOA, DH. MKT. 367/ 33 Fî 13 Nisan sene 311 (25 Nisan 1985)
3-BOA, DH. EUM. 3.Şb 5/ 51 Fi 04/ B /1333
4-BOA, DH. MKT. 493/ 68 Fi 24/M /1320
Write a comment: