Latince ismi “Crocus Olivieri İstanbulensis” olan ve halk arasında “İstanbul Çiğdemi” olarak adlandırılan bu çiçek, baharın da müjdecisi olarak kabul ediliyor.
İngiliz bilim adamı Brian Mathew tarafından 1982 yılında Aydos Dağında yaptığı araştırmalar sonucu orman içinde kendiliğinden çıkan ve yetişen İstanbulensis çiçeğinin renginin ve kokusunun Sultanbeyli ilçesi saracağını ve buradan şehrin merkezine yayılacağını hiç hayal etmemiştir herhalde.
Dünyada sadece İstanbul’da Sultanbeyli Aydos ormanlarında yetişen İstanbulensis, şubat ve Mart aylarında açmaktadır. İstanbulensis, toprak altında yumrusu olan, sarı renkleri ve altı taç yaprağı ile açarak baharın gelişini müjdeliyor bize her yıl.
2009 yılında Sultanbeyli Belediyesi’nin logo yenileme çalışması sırasında böyle bir çiçeğin var olduğu ortaya çıkıyor. Yapılan detaylı araştırmalarla endemik bir tür olduğu fark ediliyor. 07 Aralık 2009 yılında belediye meclisinde alınan bir karar ile İstanbulensis çiçeğini belediye logosuna taşımaya karar veriyor ve çiçeği logosuna taşıyor.
Bu çalışma ile birlikte İstanbul’un periferi semtlerinden birinde çiçek gibi bir ilçede yaşamak, çiçek gibi saf ve temiz bir gelecek kurmak düşüncesi ile çıkılan yolda kısa bir zamanda İstanbulensis çiçeği ilçenin her yanında renk ve kokusunu hissettirmeye başlıyor. İlçenin kurumsal renkleri çiçeğin rengine bürünüyor. Parklar, bahçeler, gençlik ve kültür merkezleri artık İstanbul çiçeği açmaya başlıyor.
Şehirlerin kimliğini belirleyen unsurlar, o şehre ait unsurlardır. Eski tarihi yapıların, kültürel dokuların, camilerin, medreselerin, şadırvanların, köprülerin, saat kulelerinin, köprülerin vb. unsurların yer aldığını söyleyebiliriz. Bir şehir düşünün bunların dışında bir başka unsurla İstanbulensis (İstanbul Çiçeği) ile anılmaya ve kimlik oluşturmaya başladı.
İstanbulensis ismi ile Sultanbeyli’de uluslararası şiir festivali düzenlenmeye başlayınca bütün edebiyat mahfillerinde çiçeğin rengi ve kokusu hissedilmeye başladı. 4-8 Nisan 2017 tarihlerinde beşincisi düzenlenecek şiir festivalleri sayesinde çiçeğimizin kokusu ve rengi İstanbul’a ve Türkiye’ye yayıldı. Hatta Uruguay’dan Küba’ya, Güney Afrika’dan, İspanya’ya Hindistan’tan İngiltere’ye, Mısır’dan Çin’e kadar dört kıtada kokusu hissedildi. İstanbulensis şiir festivaline bugüne kadar farklı ülkelerden ve ülkemizden 200 ‘ün üzerinde şair katılım göstererek çiçeğimizin rengine ve kokusuna şahitlik etti.
Bu konuda Şair Recep Garip İstanbulensis çiçeğinin şehre kokusunu yaymasını şöyle tarif ediyor: “Şehre kendi kimliğini çiçeğin dokusuyla birlikte rengini, kokusunu, estetik duruşunu veren İstanbulensis, sanata ve kültürede hareketlilik kazandırmıştır. Şehrin kıyısındaki bir bölgenin kendi içindeki tılsım; bir yanıyla mistik, bir yanıyla nostaljik, bir yanıylada geleceğe köprü olarak çiçek üzerinden şiire uzanmıştır. Şiir, bir çiçeğin aşkı anlatışı, sevgilinin yakasına takılışı, bir çocuğun gözleri, annenin duasıdır. İstanbulensis şiirin evrenselleşmesinn adıdır. İstanbul Anadolu yakasındaki gül, sevgilinin yanağındaki pembelik İstanbulensis’tir. İstanbul Çiçeği aşkın adı, şiirin tadıdır”
İstanbul’un lalesi, Isparta’nın gülü şehir için ne ifade ediyor ise Sultanbeyli için İstanbulensis aynı muhtevayı anlamı ifade ediyor. Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa, “Yeni Çiçek” anlamındadır, Sultanbeyli için İstanbulensis yeni çiçektir, şehrin diğer adıdır. Medeniyetimizde çiçek kültürü özel öneme sahiptir, dünyanın hiç devletinde bir döneme ismini veren bir çiçek olmamıştır, Osmanlı’da ise “Lale Devri” vardır. Gül denince hepimizin aklına Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed gelir.
Sultanbeyli’yi yönetenler İstanbulensis çiçeği üzerinden bir kültür ve medeniyet oluşturma gayreti içindedir. Aydos Dağında her yıl şubat ve mart aylarında açan İstanbulensis çiçeği önce Sultanbeyli’ye sonra İstanbul’a ve ülkemize daha sonrada Dünya’nın her yerine şiir üzerinden kültür ve medeniyetimizi yaysın koku ve rengini versin diye uzak ufuklara bakarak geleceğe dönük hayaller kurarız.
“İstanbulensis… İstanbul’un en nazlı çiçeği… Aydos Dağı’nın zarif ev sahibi… Bir şiir gibi yaşamak yakışır ona… Dünya’nın şairlerini İstanbul’da birleştirmek yakışır.”
Write a comment: