Open/Close Menu Ben gelmedim davi için, benim işim sevi için...

İstanbul’un Karşıyaka’sında Marmara kıyılarında; yeşilin ve mavinin iç içe olduğu, asırlarca sadece deniz ulaşımı ile çevre köy-kasaba ve şehirlerle iletişimini sağlamış, Osmanlı Devleti’nin gayr-i müslim vatandaşlarının yoğun yaşadığı, ekmeğini denizden çıkaran, denizci bir halk yaşamaktaydı. Osmanlı deniz ticaretinde boy gösteren armatörler ve geçimini deniz taşımacılığı ile sağlayan bu insanlar, Osmanlı’nın Rum vatandaşlarıydı. Denizciliği meslek olarak gören bu beldeye, Osmanlı Dönemi’nde Katırlı Köyü denmekteydi. 1900’lü yılların başında Yalova Bölgesi’nin en kalabalık, en zengin Rum köylerinden biri Katırlı idi. Ancak bu köyde yaşayanlar sadece Rumlar değildi; Katırlı’da, Batum ve Artvin dolaylarından getirilerek yerleştirilmiş müslüman Gürcü vatandaşlarımız da bulunmaktaydı. Halkı çalışkan olan Katırlı, deniz kıyısından başlayıp, yürüyerek 1,5 saatte ulaşılan sarp dağ tepelerine kadar her yeri zeytinlik yapmış, aralarını kestane, ceviz ve meyve ağaçlarıyla zenginleştirmişti. Her sonbaharda, üretilen zeytin, zeytinyağı, ceviz ve kestane gemilerle İstanbul’a taşınır, imparatorluğun dört bir köşesine pazarlanırdı.

Cennetten bir köşe: Katırlı
Katırlı köyü için halk arasında mitolojik bir hikâye anlatılır: Ve Kral dedi ki! “Bana öyle bir yer bulun ki adı Cennet olsun…”Atlılar yola çıkıp, dünyayı dolaştılar. Katırlı dağlarının eteklerinde; ormanı, yeşilin her tonunu, masmavi berrak denizi, uzayıp giden kumsalı ile Marmara Denizi’nin kıyılarında rüzgârı hafif hafif esen bir balıkçı köyü buldular. Ve dediler: İşte Cennet… Katırlı. Katırlı isminden Esenköy’e geçilmesi ise halk arasında şöyle anlatılmaktadır: Dönemin İstanbul Valisi Dr. Fahrettin Kerim Gökay, bir yaz günü İstanbul’un kazası olan Yalova köylerini gezmeye çıkar. Yanındaki zevatla birlikte Yalova’nın deniz kıyısındaki Katırlı Köyü’ne gelirler. Yalova tarafından gelirken Katırlı’nın girişinde yüksek bir noktadan köye baktıklarında, vali köyün muhtarına döner: “Muhtar senin köyünün adın neydi?” diye sorar. Muhtar: “Katırlı’dır Vali Bey” der. Vali Dr. Fahrettin Kerim Gökay tepeden çok güzel görünen ve ifil ifil esen ruzgarı yüreğinde hissederek köye bakıp: “Bu güzel köye bu esintisinden ötürü Esenköy adı yakışır” der. O günden sonra köyün adı Esenköy olarak kalır.

Denizci köyü
Esenköy, nam-ı diğer Katırlı halkı; Osmanlı Devleti döneminde İstanbul’un karşı yakasında kuş uçuşu çok az bir mesafede bulunması ve karadan ulaşımın devrin şartları göz önüne alındığında çok zor olması nedeniyle denizciliğe meyletmiştir. Katırlı, tam bir denizci köyüdür. Bu köyden çok büyük kaptanlar çıkmış, Osmanlı deniz ticaretinde hatırı sayılır bir yer edinmişlerdir. Bu noktada Katırlı halkından, Osmanlı deniz ticaretinde boy göstermiş gemi sahiplerinin ve kaptanların bazılarını belirtmekte fayda var. Katırlı ahalisinden Hristo’nun kendine ait gemisiyle Ege ve Akdeniz sahillerinden yüklediği limon ve portakalı Rusya’ya götürdüğüne dair bir belge ile karşılaşmaktayız. 1 Katırlılı Hristo’nun, gemisiyle Akdeniz ve Karadeniz iskeleleri arasında ticaret yapmaya elverişli şartları olduğu için kendisine izin beratı verildiğine dair bir belge de mevcuttur. 2 Portakal ve turunçgiller ile yüklü Kırım’a gitmek isteyen Katırlılı Hristo Reis’e, Kaptan-ı Derya Vezir Hafız İsmail Paşa’nın onayı ile deniz ticareti ve nakliyesi yapmaya şartları uygun olduğu için izn-i sefine verildiğinden, gitmesine engel olunmaması hakkında İstanbul Gümrük Emini Hasan Efendi’ye ve liman nazırına resmi yazı yazıldığına dair belgemiz de mevcuttur. 3 Bir başka arşiv belgesinde, Katırlılı Anastas Reis’in limon ve limon suyu yüklü çektirme gemisinin Taygan’a gitmesi için izn-i sefine emri verilmesi için müracaat ettiğine dair belge de bulunmaktadır. 4 Bunlara benzer Katırlı ahalisinden birçok Osmanlı reayasının denizcilikle iştigal ettiğini öğreniyoruz. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz: Katırlılı Mihaloğlu Anastas Kaptan’ın kullandığı Timolion isimli gemiye Sened-i Bahri verilmesi, Eflak’dan Katırlılı Hristo’nun gemi aldığı, Katırlılı İstavri Reis’in Sırplı’dan satın aldığı gemiye sened-i bahrî verilmesi, Kaptan Katırlılı Yanaki’nin Eflaklılardan aldığı gemiye sened-i bahrî verilmesi, Katırlılı Yorgi Pandeli Reis’in gemisine sened-i bahrî verilmesi, Katırlılı Sotiri’nin kaptanı olduğu gemiye sened-i bahrî verilmesi, Katırlılı Andon’un kaptanı olduğu gemi için sened-i bahrî verilmesi talebi, gemi satışından dolayı Katırlılı Zaferî Reis’in sened-i bahrîsinin yenilenmesi, Katırlılı Anastas veled-i Nikola’nın kullandığı gemiye sened-i bahrî verilmesi.5
Görüldüğü üzere Katırlı halkından birçok kişi deniz ticareti ile iştigal etmektedir.

Kar kuyuları ve buz kayıkları
Dönemin birçok armatörünün Katırlı’dan çıktığı ve bu köyün çevre köylere göre müreffeh ve varlık içinde yaşayan bir halk olduğu anlaşılıyor. Katırlı’nın ikinci ve en önemli geçim kaynağı; Devlet-i Ali’nin payitahtı İstanbul’un ve yönetim merkezi olan sarayın kar ve buz ihtiyacını karşılayan kar kuyularına sahip olmaları ve işletmeleridir. Katırlı-Esenköy, İstanbul’un ihtiyacı olan kar ve buzları karşılayabilmek için görevlendirilmiş, bu konuda kendilerine özel izin verilmiş, ticari bir imtiyaza sahip olmuşlardır.6 Esenköy’ün sırtlarındaki Katırlı dağlarının zirvesinde büyük kar alanları bulunmaktadır. Buralarda çok derin kar kuyuları açılmıştır. Kışın yağan karlar bu kar kuyularına doldurulur, kuyu ağzına kadar sıkıştırılarak kar yuvaklar ile çiğnenir ve sertleştirilirdi. Kar kuyuları bu şekilde doldurulduktan sonra üzeri kapatılır, hava ve güneş alması önlenirdi. Bu kuyulardaki karlar zamanla buzlaşırdı. Yaz ayları geldiğinde esnaf, kuyulardaki bu buzları kalıp kalıp testereler ile keserek kuyudan çıkarırlardı. Daha önceden bu kar sahası ile Katırlı (Esenköy) arasındaki dağın belli bir kısmında “Arnavut Kaldırımı” misali döşenmiş olan taşların üzerinden bu buz kalıpları kaydırılarak, dağın eteğine sürüklenirdi. Bu aşamadan sonra katır ve atlarla Esenköy kayık iskelesine buz kalıpları getirilirdi.

Kayık iskelesinde beklemekte olan “Buz Kayıkları” ki; İstanbul’a buz ve kar nakletmek için özel imalat yapılmış kayık türüdür.7 Buz kayıklarına yüklenen buz kalıpları, Eminönü Gümrük İskelesi’ne gelerek buzları İstanbul halkının ihtiyacına sunarlardı. Esenköy’den gelen kar ve buz ticareti yapan esnaftan vergi alınmamış, bu zorlu ve meşakkatli işe teşvik edilmişlerdir.8 İstanbul’un karşı kıyısında yeşil ile mavinin dans ettiği, asırlarca denizle hemhal olmuş, denizci bir halk yaşardı. Bu halkın yaşadığı Katırlı günümüzde çok az balıkçının yaşadığı, geçimini turizm ve çiftçilikten sağlayan Batum ve Artvin göçmenlerinin yaşadığı bir kasaba konumundadır. Peki, ne olmuştur bu denizci köy halkına? 1921 Nisan’ında Katırlı Köyü’ne çıkan Yunan askerleri, köyün kaderini değiştirmiştir. Askerler karadan Yalova’ya yürüyüşe geçip, Katırlı ve çevre köylerdeki Rum çetecilerin yardımıyla katliam yaparlar. Yunanlılar çekilince ibre tersine döner. Katırlı’dan kaçmak zorunda kalan Rumlar, mübadeleyle Yunanistan’a gönderilir. Yerlerine Kafkas göçmeni Gürcü ve Lazlar yerleştirilir. Etnik kökenlerine göre iki ayrı mahalle oluşturan yeni ahali; hayvancılık ve ormancılıkla uğraşıp, gönülsüz de olsa zeytincilik yaparlar. 1970’lerin başında balık ihracatı ve pansiyon turizmiyle hareketlenen köy ekonomisi, günümüzde turizm ve çiftçilikle uğraşmaktadır.

KAYNAK
1- BOA. C..İKTS. Dosya 11, Gömlek 547, Tarih: 29/Ş /1211
2- BOA. C..İKTS. Dosya 28, Gömlek 1368, Tarih: 29/Ş /1217
3- BOA. C..İKTS. Dosya 40, Gömlek 1952. Tarih: 29/Za/1219
4- BOA. C..İKTS. Dosya 27, Gömlek 1319, Tarih: 21/S /1216
5- BOA:A.DVN., Dosya 145-146-148-149-159,Gömlek 60-68-76-84-86-81-90.
6- BOA, MKT. UM, 417/94, Katırlı köyde dağdan kar nakleden Tavukçuoğlu Anastaş’ı öldürmek isteyen Zafiri ve Metreko’nun kötülüklerinin önlenmesi.Tarih: 12/M /1277
7- Mehmet MAZAK, Eski İstanbul’da Deniz Ulaşımı Kayıklar, İDO 2008, İstanbul.
8- BOA, DH. MKT. 1571/96 Gemlik yakınlarındaki Katırlı karyesi ahalisinin karhaneye satmakta oldukları kar ve buzdan gümrük resmi alınmamasına karar verildiğinden gereğinin ona göre ifası, Tarih: 01/R /1306

Write a comment:

*

Your email address will not be published.

© 2020 - Mehmet Mazak

logo-footer